Saygıdeğer Hocam Dr. Muhammed Ratıb en-Nablusi

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Kendimi bildim bileli namaz kılar, oruç tutar, sadaka veririm, yapabildiğim kadarıyla dindar bir Müslüman olmaya çalışıyorum. Bir ilim meclisinden diğerine gidiyorum, özellikle Nablusi Camii’ndeki Pazar ve Cuma derslerine, İman Camii’ndeki pazartesi ve Perşembe derslerine devam ediyorum. Yani hayatım bu şekilde geçiyor, evden işe, oradan derse, oradan da evin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya…

Eşim ve ben evimizi, çocuklarımızın eğitimini, başkalarıyla olan ilişkilerimizi mümkün olduğunca İslam’a uygun bir şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Az önce de dediğim gibi, gündelik hayatımın özeti bu şekilde… Eşim ve benim hayalimiz sonunda Rabbimizin rahmetiyle bizi cennetine almasıdır.

Geçen yıl çalıştığım şirket beni bir görevle birkaç aylığına yurt dışına gönderdi. Orada yaşayan bir akrabamızla görüştüm. Ondan öyle sözler işittim ki, o sözler kulağıma yıldırım gibi düştü. Bana hepimizin kafir ve müşrik olduğumuzu, kimseyi bundan muaf tutmadığını söylüyordu. Sultan alimler dediği alimleri bundan ayrı tutuyordu. Sebepleri, Allah’ın indirdiği ile hükmedilmemesiydi, biz de buna razı olduğumuz için kafir ve müşrik oluyorduk. 

Eşimle hayatımız sıkıntılı bir hale geldi ve kendimize hangi tarafta olduğumuzu, müminlerin safında mı diğer tarafta mı olduğumuzu sormaya başladık. Asıl soru şu; Kendimizi nasıl tanır ve anlarız? Dedikleri gibiyse nasıl mümin olabilirim? Sizden ricam Pazar derslerinden birinde bu konuyu ele almanızdır.

Allah sizden razı olsun.

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla, Salât ve Selam dürüst ve sözünün eri olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’in üzerine olsun. Şöyle ki;

Kıymetli kardeşim,

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Sorunuzun cevabı şu şekildedir:

Rabbimiz Teala buyuruyor ki:

İslam’a ondan olmayan, ona yabancı olan hatta İslam’ın tam aksi olan bir şeyin ona dahil edildiği gün doğrulaman gereken gerçek şudur ki, vahiyle gelen bilgilerin çağrısından başkasına verilecek cevap yoktur. Bu ümmetin seleflerinin, öncüllerinin dininden başka bir din yoktur. Ancak günahsız olan Rasulullah (s.a.v.)’in sözleri ile bir şey alınır ya da terk edilir. Ona muhalif olan her şey Rabbimizin onlara uymaya karşı bizi uyardığı kimselerin yoludur. Bu Rasulullah (s.a.v.)’in Abdullah b. Mesud’a söylediği, açıkladığı sözlerde de gayet anlaşılmaktadır. “Efendimiz (s.a.v.) bir çizgi çizdi ve ‘bu Allah’ın yoludur’ dedi, sonra onun etrafına, sağına soluna da çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu: ‘Bunların her biri şeytanın davet ettiği yollardır.” Sonra da okudu:

Şimdi, sen ve eşin Allah’a itaat etmeye, dini vecibelerinizi yerine getirmeye, hayır yapmaya devam edin, Allah’ın izni ile siz doğru yoldasınız.